Su canlıların yaşaması için hayati öneme sahiptir. En küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar, bütün biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan sudur. Dünyamızın %70′ini kaplayan su, bedenimizin de önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Ancak yeryüzündeki su kaynaklarının yaklaşık %0.3′ü kullanılabilir ve içilebilir özelliktedir.
İnsanoğlu, su ihtiyacını yüzeysel sular ve yeraltı su kaynaklarından temin etmektedir. Tatlı suların en önemli kaynağı yağışlardır. Küresel yıllık yağış 500 bin m3 olup, her yıl yeryüzüne inen yağış aynı miktardadır.
Ülkemizde ise tatlı su kaynakları oldukça sınırlıdır ve ihtiyaca ancak cevap vermektedir. Türkiye’nin kullanılabilir su potansiyeli 110 milyar m3 olup, bunun %16′sı içme ve kullanmada, %72′si tarımsal sulamada, %12′si de sanayide tüketilmektedir.
Dünyanın yıllık yağış ortalaması 1000 mm olup, Türkiye’nin yıllık yağış ortalaması ise 643 mm. dir. Türkiye su kıtlığı çeken ülkeler arasında yer almamakla birlikte, hızlı nüfus artışı, kirlenme ve yıllık yağış ortalamasının dünya ortalamasından düşük olması; mevcut kaynakların daha dikkatli kullanılmasını ve kirlenmeye karşı gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasını gerektirmektedir.
Kaynak: Çevre Kuruluşları Dayanışma Derneği (Çevre Ansiklopedisi Şubat 11th, 2014)
Açılımı “Power of Hydrogen" (Hidrojenin Gücü) olan pH bir çözeltinin asitlik veya bazlık derecesini tarif eden ölçü birimidir. Ph, suyun asidik veya alkalin durumunu gösteren ve çözeltideki H + iyon konsantrasyonunu tanımlayan logaritmik bir ölçüdür.Ph değeri suyun içinde bulunan hidrojen iyonlarının ( H+) konsantrasyonunu gösteren bir sayıdır.
pH bir çözeltinin asitlik veya alkalinlik derecesini tarif eden ölçü birimidir.0’dan 14’e kadar olan bir skalada ölçülür.
–Suyun “pH" derecesi 6,5-8 arasındaysa bu su NÖTR özelliktedir. (Teorik olarak nötr suyun “pH" derecesi 7,0’dır).
–Suyun “pH" derecesi 1-6,5 arasındaysa bu su ASİT özelliktedir.
–Suyun “pH" derecesi 8-14 arasındaysa bu su asidin tersi, yani BAZ özelliktedir.
Asit ve bazlar her biri serbest hidrojen ve hidroksil iyonlarına sahiptirler. Belli koşullarda ve belli bir çözeltide hidrojen ve hidroksil iyonlarının ilişkileri sabit olduğu için, birini tespit etmek diğerini bilmek ile mümkündür.
Bu anlamda, pH, tanımsal açıdan hidrojen iyonu aktivitesinin seçici bir ölçümü olsa da, hem alkalinlik hem de asitliğin bir ölçüsüdür.
Günümüzde pek çok farklı kaynaktan çok farklı değerlere sahip sular tüketiyoruz. Bu çeşitlilik, sudaki tüm değerlerin anlamlarını öğrenmeyi ve sağlığımız açısından önemini bilmeyi zorunlu kılıyor.Suyun pH değeri, insan sağlığı açısından önemli bir faktör olmakla birlikte, uzmanlar özellikle pH değeri yüksek suların tüketilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
İnsan vücudunun %70’i sudan oluşmaktadır ve ortalama pH değerini 7,5 seviyelerinde tutmaya çalışır.Sürekli düşük pH seviyesi pek çok hastalığa davetiye çıkarmaktadır.Bu tür riskleri önlemenin yolu, uzmanların tavsiyelerini dikkate alarak minerallli, pH değeri 7,5 ve üzerinde suları tercih etmekten geçiyor.
Yüksek pH’a sahip sular daha çok oksijen tutarlar ve daha uzun süre tazeliklerini korurlar. Oksijeni yüksek sular ise tüketilmesi en uygun sular olarak bilinmektedir. Suda çözünmüş oksijen akciğerden değil, doğrudan kan damarlarından hücrelere aktarılır. Bunun birçok avantajı vardır; çok fazla içilse bile hiçbir yan etkisi bulunmaz, aynı anda birçok bölgeye oksijen taşınımı dengeli bir şekilde sağlanmış olur. Uzmanlar oksijen bakımından zengin su içiminin, karaciğerdeki oksijeni nefes almaya kıyasla altı kata kadar artırdığını belirtmektedir.
pH değeri 7 ve altında olan sular vücudun dengeli çalışmasına engel olur ve besinlerden alınan faydaları azaltabilir. Sürekli tüketimde aşındırıcı etkisi yüzünden karaciğer, mide, böbrek, damar gibi hayati organlarda sorunlara yol açabilir.
Vücud alkali haldeyken daha dengeli çalışır ve besinleri daha iyi kullanır. Stres, enfeksiyon ve hastalık gibi faktörler vücutta asidik bir ortam yaratır. Kanın uzun süreli olarak asidik kalması hücreleri, dokuları ve organları zayıflatır. Dolayısı ile hastalıklara da davetiye çıkarmak istemiyorsak pH değerine dikkat etmek gerekli.
Son dönemde yapılan araştırmalar, pH değeri yüksek suların kanser için engelleyici özellikte olduklarını göstermektedir. Kanser hücreleri asidik ortamlarda (pH 4-5) daha hızlı bölünmekte ve yayılım göstermektedir. Ph değeri yüksek suların içimi, kanser hücrelerinin yaşayabileceği zemine engel olur.
pH değeri 7,5 ve üzeri suların daha çok oksijen tutması, daha uzun süre taze kalması ve vücut dengesini sağlayabilmesi özellikleri ile birlikte;
● Kandaki oksijen (O2) miktarını artırır zararlı mikroorganizmaların yok edilmesine yardımcı olur
● Bağışıklık fonksiyonlarını güçlendirir
● Stres, huzursuzluk yada gerginlik gibi etmenleri en aza indirger, yorgunluk hissini azaltır, konsantrasyonu arttırır.
● Her türlü diyete uygundur, ideal kilonun korunmasını sağlar ve gençleştirici özelliğe sahiptir.
● Tansiyonunun dengelenmesinde yardımcıdır.
● Kanser ve çok çeşitli kan hastalıklarının oluşumunu engeller.
● Karaciğerin detoksifikasyon gücünü artırır.
Düşük pH’lı sular korozif oldukları ve bu özellikleri ile birtakım metalleri çözebildikleri için içilmemesi gereken sulardır.
Yüksek pH’lı sular özellikle mide rahatsızlığı olanlara ve diyet yapanlara tavsiye edilmektedir. Mide sorunu olanlarda asidite arttıkça, rahatsızlıklar artar.
Vücut, doğal olarak kanın pH’ının sürekli 7.35-7.45 aralığında kalmasına çalışır. Vücutta tüm metabolik işlemler dengeli bir pH’a bağlı olduğundan, “bazik” olan, yani pH’sı 7’den büyük olan suların tüketilmesi sağlığa yararlı sayılır.
Şişe sularının ve damacanalı suların tümünün etiketinde pH değerinin yazılması zorunluluğu vardır. İçtiğiniz suyun pH’sını kontrol ediniz.
Kaynakça:Suda pH Neden Önemli? , İYİ VE KALİTELİ SU NASIL OLMALIDIR?
Alkali su, pH değeri normal suya göre daha fazla olan ve vücutta fazladan oluşan ya da biriken zararlı asitlerin vücuttan atılma işlemini hızlandıran yüksek pH’lı sudur. Şişelerin arkasında yazan pH değeri 7’den yüksekse pH değeri yüksek yani alkali bir sudur.
Alkali su bir diğer adıyla bazik sular mineral açısından zengindir.Kalsiyum, silika, potasyum, magnezyum ve bikarbonat gibi mineralleri içerirler. Vücut hücreleri tarafından daha iyi emilmeleri sebebi ile daha besleyici bir yapı taşırlar.Günümüzde geçerli olan “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik” kapsamında içilebilen sular için pH değeri 6,5-9,2 arasındadır. Alkali su pH değeri ise; 7,5 – 8,5 aralığındadır.
● Alkali su daha bazik bir yapıya sahip olduğu için vücudumuzdaki toksinlerin nötr hale gelmesini ve atılmasını sağlar. Bu sayede vücudumuzun temizlenmesine yardımcı olur.
● Güçlü bir antioksidan olarak bilinir.
● Vücudun pH dengesini sağlar.
● Böbreklerin çalışma kapasitesini artırır.
● Böbrek taşlarının oluşumunu engeller.
● pH dengesini sağladığı için vücudun bağışıklık sisteminin daha güçlü olmasına da yardımcı olur.
● Cildi besler ve güzelleştirir.
● Kemik hastalıklarından korur.
● Diyabeti önlemede yardımcıdır.
● Kanserle mücadelede destek verir.
● Alerjenlere karşı dayanıklılığı artırır.
● Sindirim sistemini düzenlemede yardımcı etkendir.
● Bağırsak sağlığını korur.
● Hücrelerin yenilenmesine yardımcı olur.
● Ödem oluşumunu engeller. Vücuttan toksinleri atma, ödemi engelleme gibi özellikleri olduğu için zayıflamaya da yardımcı olur.
● Asidik beslenmenin tetikleyebildiği rahatsızlıklara karşı koruma sağlar.
Kaynak ve doğal mineralli suyun tanımı, sudaki minerallerin faydalarını daha iyi anlamamızı sağlamaktadır.Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmeliğe göre, doğal mineralli su: Yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde uygun jeolojik şartlarda doğal olarak oluşan, bir veya daha fazla kaynaktan yeryüzüne kendiliğinden veya teknik usullerle çıkartılan, mineral içeriği, kalıntı elementleri ve diğer bileşenleri ile tanımlanan, her türlü kirlenme risklerine karşı korunmuş bu Yönetmeliğin 5 inci, 6 ncı ve 7 nci maddelerinde belirtilen özellikleri haiz olan ve 8 inci madde gereği onaylanan yeraltı sularıdır.
Su vücudumuzdan sindirim, terleme ve nefes alma yoluyla sürekli eksilmektedir.Dolayısıyla kaybolan su miktarı mutlaka yerine konmalıdır. Bir gün içerisinde, yaklaşık olarak, vücut ağırlığımızın en az 1/36’sı kadar su almalıyız.
Bir örnekle açıklayacak olursak 72 kg. ağırlığındaki birisinin günlük su ihtiyacı en az 2 litredir. Bu ihtiyacın bir kısmının muhtelif yiyecekler yolu ile alındığını varsaysak bile bir yetişkinin günde en az 1,5 litre su içmesi gerekmektedir. Bu miktar beslenme uzmanlarınca yetişkinlere tavsiye edilen asgari miktardır.
Ayrıca hamilelerin daha fazla su tüketmeleri gerekmektedir. Hamilelik döneminde kadınlar normal dönemden yaklaşık 8lt. daha fazla su taşırlar.Bebeği bütünüyle çevreleyen, kan plazması hacminin artışını destekleyen ve anne sütü oluşumuna yardımcı olan amniyotik sıvının (%98-99’u sudan oluşan) üretilmesi için ekstra su ihtiyacı doğar.Bu durum anne ve bebek arasında ortaya çıkan su transferi düşünüldüğünde ve anne karnındaki bir bebeğin günde yaklaşık 1 lt. su tükettiği dikkate alındığında annenin daha fazla su tüketmesini zorunlu kılmaktadır
Bir suyun normal içim sıcaklığı 5 ila 20° C derece arasındadır. Ambalajlı su serin (5-15 derece), karanlık (güneş ışığından uzak) ve kuru (%50 nemden az) bir yerde saklanmalıdır.Su, direkt güneş ışığı almayan, yeterince havalandırılan temiz bir ortamda saklandığı sürece değişime uğramadan en az 10 gün süreyle yapısını korur.
Ayrıca özellikle kimyasallar, deterjanlar, temizlik maddeleri, benzin ve bunun gibi maddelerden mümkün olduğunca uzak tutulmalıdır. Çünkü su bizim çevrede algılayamadığımız kokuları dahi yavaşça kendisine çekme özelliğini taşır.
Yeryüzündeki sular buharlaşarak bulutlarda depolanır ve tekrar yeryüzüne yağmur olarak döner. Dönüş sürecinde atmosferdeki karbondioksiti çözer ve bir miktar asidik hale gelir. Bu asidik yağmur suyu muhtelif kaya katmanlarından ve akiferlerden kalsiyum karbonatı çözmektedir. İşte bu çözülmüş mineralleri yüksek miktarlarda taşıyan sulara sert su denir.
Bir suyun sertlik derecesi kalsiyum karbonatın ilgili suda ne kadar çözüldüğüne bağlıdır. Benzer kimyasal reaksiyonlar magnezyum sülfat, klorid, asit silisit tuzu ve demir için de geçerlidir.Çözülmüş haldeki kalsiyum karbonat bir suyun sertliğine en fazla katkı yapan elementtir.
Ambalajlı sular, yönetmelik gereği ilk çıktığı haliyle temiz ve sağlıklı olmak zorundadır. İlave bir işleme gerek kalmaksızın direkt olarak suyu kaynağından içebilirsiniz. Ambalajlı su, Sağlık Bakanlığı’nın çok sıkı yönetmelik hükümlerine göre ruhsat alındığı, sürekli denetim altında olduğu ve halk sağlığı açısından bir risk taşımadığı yönünde bir güvencenin var olduğu anlamını taşır.
Genelde çeşme suları içinde taşıdığı klor gibi dezenfektanların etkisiyle rahatsız edici bir koku ve lezzete sahiptirler. Ambalajlı sularda ise bu tür sorunlar mevcut değildir.
Genel olarak suyun çeşmeye kadar olan yolculuğu farklılıklar göstermektedir.Çeşme suyunda su kaynakları dereler, nehirler gibi yüzey sularına dönüşmekte ve toplanma havzalarına ya da barajlara gelmektedir.
Bu biçimde toplanmış sular muhtelif filtreleme, klorlama ve dezenfeksiyon işlemlerinden geçirildikten sonra su şebeke boruları vasıtasıyla konutlara pompalanmaktadır.
Şişelenmiş doğal kaynak suyunda ise su kaynaktan ilk çıktığı haliyle saf ve temizdir. İlave bir işleme gerek kalmaksızın direkt olarak suyu kaynağından içebilirsiniz. Suyun saflığı ve temizliği yeryüzüne ilk çıkış noktasından yani kaynadığı noktadan, tam otomatik makinelerde şişeye dolumuna kadar olan süreçte çok sıkı kontrol altındadır.
Söz konusu kaynak suyunun dolum yapılabilmesi için Sağlık Bakanlığı’nın çok sıkı olan yönetmelik hükümlerine göre ruhsat alındığı, sürekli denetim altında olduğu ve halk sağlığı açısından bir risk taşımadığı yönünde bir güvencenin var olduğu anlamını taşır. Aklıselim hiçbir su sanayicisi tüketicisinin sağlığını riske atarak kendi şirketinin piyasadan silinme riskini göze alamaz.
19 litre damacana ürünü uluslararası literatürde galon birimi ile değerlendirilmektedir. 1 galon 3,8 litre’dir.Standart ölçü 1 damacana 5 galon’dan oluşmaktadır.
İnsani Tüketim Amaçlı Sular Yönetmeliğinde kapakların rengi ile ilgili bir değerlendirme bulunmamaktadır.
19 litre polikarbonat şişelerde mavi rengin tercih edilmesinin iki nedeni vardır.
Birincisi transmisyon olayıdır; mavi rengin güneş ışığının kırılmasına karşı olan hassasiyetidir. Çünkü şişe hacmi büyük ve tüketim süresi uzun olmasından dolayı şeffaf olur ise, daha fazla güneş ışınlarından etkilenecektir.
İkincisi ise doğal su renginin mavi ve tonlarından oluşmasıdır.Ambalajlı sularda kapak renginin doğa ve su rengi ile bağdaşması uyum açısından önemlidir. Bizim ürün ambalajlarımızda tercih ettiğimiz renk doğaya ve suyun doğal rengine uyumlu olan mavidir.
Sağlık Bakanlığı, İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik 31. Madde gereğince 19 litre şişeler üretim tarihinden itibaren en fazla 5 yıl veya 75 kez kullanılır.Plastik kökenli bu tarz şişelerde kullanım süreci sonrasın da plastik yorgunluğu oluştuğunda, şişe dolum esnasında oluşan basınç nedeniyle kırılarak kullanım harici kalmaktadır. PC şişeler yüzeylerinde stresin yüksek olduğu şişelerdir.Polikarbonat hammadde üreticileri PC şişelerde kullanım sürecini 50-55 kez olarak tavsiye etmektedirler.
Polikarbonat plastik değildir ve bebek biberonlarında kullanılan çok özel bir gıda saklama ambalajıdır. Polikarbonat şişeler esnek ve uzun süreli kullanım özelliğine sahip olup hijyenikliği daha kolay kontrol altına alınabilen ve toksokolojik açıdan da insan sağlığına uyumlu olan ambalaj özelliği taşımaktadır. Bebek biberonları dahi artık dünyada polikarbonat hammaddesinden yapılmaktadır.
Bugünkü bilimsel çalışmalar ışığında PC ve pet ten üretilen ambalaj malzemelerinin ambalajlı su dolumunda güvenle kullanılmasında sakınca yoktur. Bir gıda için güvenli olan bir malzeme diğer bir gıda söz konusu olduğunda gıdanın içeriği (pH değeri, gazlı olup olmaması vb ) nedeniyle tercih edilmeyebilir. Ancak ambalajlı su üreticisi olarak bizler, gerek tüm dünyada gerekse ülkemizde gıda ambalajı olarak kullanılmasında sakınca olmadığı bilimsel otoritelerce test edilmiş ve onaylanmış olan malzemeler kullanmaktayız, bunların dışında onaysız malzeme kullanmamaktayız.
Ambalaj üreticileri de Tarım Bakanlığı’ndan üretim izni alırken ürettikleri malzeme örnekleri bakanlıkça analiz edilmektedir.
Gıda ürünlerinde raf ömrünü genel olarak hammadde özellikleri, uygulanan işlem, paketleme ve ambalaj teknolojisi belirler.Doğal kaynak sularında ise ürüne bir işlem yapılmadığı için raf ömründe ambalaj belirleyici olmaktadır.
PC ve pet ürünlerde kapaklama yöntemleri ve kullanılan ambalaj farklı olduğu için raf ömürleri farklıdır. Pet ambalajlarda kapak teknolojisi daha uzun raf ömrüne uygunken, PC (polikarbonat) ambalajlarda bu süre daha azdır. PC ambalajlarda 1 yıl, pet ambalajlarda 2 yıla kadar raf ömrü verilebilir.
Ürünlerin raf ömürleri ile ilgili yasal bir düzenleme yoktur.Şirketler ürünlerin ömürlerini HACCP çalışmaları ile belirlemektedir.
Su insan yaşamı için hayati bir önem taşımaktadır. Vücudumuz pek çok hayati işlevi yerine getirebilmek için suya ihtiyaç duyar. Su yetişkin bir kişinin vücut ağırlığının %60-70’ini (2/3’ünün) oluşturur.
İçeceklerden ve besinlerden sindirim yoluyla vücudumuza aldığımız su; sindirim, solumun sistemleri ve deri yoluyla vücuttan atılır. Vücutta su dengesinin sağlanması için günlük su alımının su kaybına eşit olması gerekmektedir. Yetişkin bir insan bir kısmı yiyeceklerden karşılanmak üzere günde en az 2-3 litre suya ihtiyaç duyar.
Vücudun ihtiyaç duyduğu oranda su tüketilmediğinde, vücutta su dengesi bozulur ve vücut işlevlerini yerin getiremez hale gelir. Bir kişi yemek yemeden haftalarca yaşayabilir ancak su içmeden sadece günlerce yaşar.
Vücuda alınan su, idrarla böbreklerden, solunum havasıyla akciğerlerden, terleme yolu ile deriden ve gaita ile bağırsaklardan vücut dışına atılır. Vücudun günlük kaybettiği su ihtiyacını karşılamak için uzmanlar normal bir insanın günde 6-8 bardak su içmesi gerektiğini belirtmektedir.
Öncelikle tükettiğiniz ambalajlı suyun Sağlık Bakanlığı tarafından izni olup olmadığını, etiketin üzerinde izin tarihi ve sayısının bulunup bulunmadığını kontrol etmek gerekir.
Satın aldığınız suyun etiketinde, gövdesinde (kabartma), emniyet bandında ve kapağında olmak üzere dört ayrı yerinde markasının bulunmasına dikkat ediniz.
Bunun yanısıra, yine etiket bilgilerinde cinsi, üretim adresi, suyun sahip olduğu bileşenler ve suya uygulanan işlemler mutlaka yer almalıdır. İmal ve son kullanma tarihi, parti ve seri numarası, şirket logosunun ayrıca damacana ambalaj üzerinde kabartma ile yazıyor olması gerekir. Güvenlik bandına önemle dikkat etmek de suyu açanın ilk siz olduğunuzun göstergesidir.
Bir maddenin iletkenliği, ilgili maddenin ısı, elektrik ve sesi iletme yetisi ya da gücü olarak tanımlanabilir. Suda iletkenlik, içindeki mineral ve mineral tuzlarının tamamının vermiş olduğu elektriksel bir değerdir. Sudaki mineral ve mineral tuzlarının miktarı arttıkça iletkenlik de artar. Suyun iletkenliği suyun en önemli özelliklerinden biridir. Saf su molekülü elektrik geçirmez. Suda bulunan safsızlıklar çoğaldıkça suyun iletkenliği artar. Suyun iletkenliği ölçülerek suyun içindeki H2O olmayan çözünmüş mineral miktarı konusunda fikir edinilir.
Suyun lezzeti açısından iletkenlik;
Ülkemizde uygulanan “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliği"ne göre, insani tüketim için müsaade edilen en yüksek iletkenlik değeri 2500 microS/cm dir, ancak böyle bir su sağlığa zararlı değilse de yavan tabir edilen lezzeti bozuk bir sudur.Örneğin deniz suyu gibi tuzlu suların iletkenliği, tatlı sulara göre daha yüksektir fakat lezzet olarak içime uygun değildir.
İçerisinde mineral içeren su, kireçli su demektir. Çok kireçli su içmenin sağlık üzerinde bilinen ve rastlanılan belirgin bir zararı bulunmamaktadır.
Fakat kireç su ısıtıcı, kahve makinesi, çaydanlık çamaşır ve bulaşık makinesi,gibi çeşme suyunun sık kullanıldığı makinelerde bir süre sonra kireç tortusu oluşmasına yol açmaktadır.
Suyunuzdaki Kireçten Korkmayın…!
Kaynatıldığında suda oluşan tortuların asıl nedeni… Su kaynatıldığı zaman oluşan tortuların zararlı olduğunu düşünür ve kullandığımız suyu değiştiririz. “Suda oluşan tortular ve kireç aslında suyun zengin mineralli olduğunun göstergesidir" diyen İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeki Karagülle, suda oluşan tortularının nedenlerini anlatıyor. Kaynama sırasında ortaya çıkan ve kaynama kaplarının dibinde biriken kireç ve tortu aslında günlük kullandığınız damacana veya pet sularının sağlıklı ve zengin mineralli yapısının bir göstergesi. Suya sertliğini veren bu maddeler aslında suyun doğal yapısıyla ilgili ipuçları veriyor.
Su Kaynatıldığında Neden Tortu Oluşur?
Yüksek mineralli doğal suların kaynatılması sırasında meydana gelen kireç ve tortu oluşumlarının olumsuz bir özellik olarak sorgulanıyor, oysa bunların yüksek mineralli doğal sulara sertliğini veren ve kaynatma sırasında oluşan, suda çözünmeyen kalsiyum karbonat ve magnezyum karbonat bileşikleridir. En genel adıyla kireç olarak bilinen bu maddenin düşünülen zararının aksine, içilen sudaki mineral zenginliğinin ve sağlığın bir göstergesi. İçtiğinizin suyun mineral yapısını üzerindeki etiketi okuyarak kolayca öğrenebilirsiniz.
Sert ve Doğal Mineralli Sular Sağlığa Yararlı mı?
Sert, yani çok düşük mineralli olmayan doğal mineralli su ısıtıldığı veya kaynatıldığı zaman ana maddesi suda çözünmeyen kalsiyum karbonat, yani kireç olan tortu oluşur. Konulduğu kap, çaydanlık veya tencere diplerinde çöker. Burada gerçekleşen kimyasal süreç, suyun sertliğini oluşturan kalsiyum ve bikarbonat iyonlarının ısıtma veya kaynatma sırasında, esası kalsiyum karbonat tuzu olan tortu oluşturarak dibe çökmesi ve halk arasında da kireç diye bilinen sert çökeltiler oluşturmasıdır.
Sert suların ve doğal mineralli suların son yıllarda bilimsel olarak kanıtlanan ve giderek daha iyi anlaşılan, insan sağlığı üzerindeki bir dizi olumlu etkileri de aslında içerdikleri kalsiyum, magnezyum ve bikarbonat iyonlarına yani suya sertliğini veren maddelere bağlıdır.
Yazının tamamı: http://www.hurriyetaile.com/ebeveyn/saglik/suyunuzdaki-kirecten-korkmayin_4569.html?utm_source=copy-paste&utm_medium=copy-paste&utm_campaign=copy-paste-with-url
Yazının tamamı: http://www.hurriyetaile.com/ebeveyn/saglik/suyunuzdaki-kirecten-korkmayin_4569.html
Şişelenmiş su, hijyenik koşullarda doldurulmuş ve ağzı
kapatılarak satışa sunulmuş içmeye uygun sudur.Şişelenmiş su kaynağı membalar, kuyular, buzullar vebelediye veya diğer onaylı kaynaklar olabilir ve muhtemelen distile edilmiş, karbonatlandırılmış,ozonlanmış ve fıltre edilmiştir. Şişelenıniş sular toplumun büyük bir kesimi tarafından daha iyi tadı olan, daha az kirlilik içeren, güvenli ve sağlıklı sular olarak algılanmakta ve tüketiciye çeşme suyundan daha yukanda bir sosyal statü sunmaktadır.
Ülkemizde PET şişelerde satışa sunulan sulann çoğu doğal kaynak sulandır. Firmalar kaynaklanın seçerken yaz-kış sıcaklığı ve debisi değişmeyen, berrak ve damak tadı iyi olan, mineral yapısıyla doğal kaynak sulan sınıflamasında önde olan kaynaklan seçmeye özen
göstermektedirler. Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsat alarak doğallığını bozmadan tam otomatik makinelerde el değmeden doldurarak, kapak, şilink ve tarih basarak satış noktalarına ulaştırılmaktadırlar.Ülkemizde şişelenmiş su sektöıü son yıllarda hızla büyümüştür ve önümüzdeki yıllarda da büyümeye devam edecektir.
Bu bağlamda içme sularında özellikle sağlık üzerine etkisi olan parametrelerin belirlenmesi ve tüketiciterin bilgisine sunulması önemlidir.
Konuyla ilgili araştırmanın tamamını okumak için SAU Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi yayınlanan “Şişefenmiş Içme Sulanndaki Bazı İnorganik Parametrelerin İnsan Sağlığına Etkilerinin Araştırılması" adlı araştırmada bulabilirsiniz. http://www.saujs.sakarya.edu.tr/tr/download/article-file/192977
Çerez | Süre | Açıklama |
---|---|---|
cookielawinfo-checkbox-analytics | 11 months | Çerez, "Analytics" kategorisindeki çerezler için kullanıcı onayını saklamak için kullanılır. This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Analytics". |
cookielawinfo-checkbox-functional | 11 months | Tanımlama bilgisi, "İşlevsel" kategorisindeki tanımlama bilgileri için kullanıcı onayını kaydetmek için GDPR tanımlama bilgisi onayı tarafından ayarlanır. The cookie is set by GDPR cookie consent to record the user consent for the cookies in the category "Functional". |
cookielawinfo-checkbox-necessary | 11 months | Çerezler, "Gerekli" kategorisindeki çerezler için kullanıcı onayını saklamak için kullanılır. The cookies is used to store the user consent for the cookies in the category "Necessary". |
cookielawinfo-checkbox-others | 11 months | Çerez, "Diğer" kategorisindeki çerezler için kullanıcı onayını saklamak için kullanılır. This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Other. |
cookielawinfo-checkbox-performance | 11 months | Bu çerez, GDPR Çerez İzni eklentisi tarafından ayarlanır. Çerez, "Performans" kategorisindeki çerezler için kullanıcı onayını saklamak için kullanılır. This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Performance". |
viewed_cookie_policy | 11 months | Çerez, GDPR Çerez İzni eklentisi tarafından ayarlanır ve kullanıcının çerez kullanımına izin verip vermediğini saklamak için kullanılır. Herhangi bir kişisel veri saklamaz. The cookie is set by the GDPR Cookie Consent plugin and is used to store whether or not user has consented to the use of cookies. It does not store any personal data. |